Fenerbahçe-Kasımpaşa maçı değerledirmesi: Ersun hocaya ‘selam yolluyorum’
Ligin 11. Haftasında Kasımpaşa’yı evinde ağırlayan Fenerbahçe 3-2 kazandı. Maç boyunca Fenerbahçe kaçtı Kasımpaşa ise erken bir dakikada 10 kişi kalmasına rağmen kovaladı. Fenerbahçe’de yine eleştirilecek bir çok şey vardı. Bu sezonun bazıları tarafından şampiyonluğun favorisi tarafından gösterilen Fenerbahçe, o havaya girebildi mi? Taraftarına o hissi verdi mi? Sorularını hala tam manasıyla cevap veremiyor. Bugün de gördük ki, Cuma günü 36 bin 500 taraftarı önünde dahi Fenerbahçe, zaman zaman sıkıldı, fakat çabuk reaksiyon göstererek kazandı desek doğru tespit yapmış oluruz sanırım.
Geçen seneye ışınlanma korkusunu yenemiyoruz
Kendi evinde maça hızlı başlayan Fenerbahçe, maçın hemen başında Ozan’a yapılan faul ille kazandığı penaltıyı Vedat Muriqi ile gole çevirdi. Emre ve Kruse gibi yaratıcı oyuncularından yoksun bir orta saha ile oynayan Kanarya’ya ekstra performanslar gerekiyordu bugün. Maç içerisinde o ekstraları zaman zaman Ozan, zaman zaman Tolga, bazen de Gustavo yaptı. Kazanmaya yetti mi? Evet. Ama bu kadro ile deplasmanda maça çıksa yine 3 puan çıkarabilir mi sahadan? Derseniz ben sanmıyorum. Zira Tolga’nın iyi niyetli çabasına rağmen Fenerbahçe, Emre ve Kruse gibi kilit pas atacak, ince görece-k bir oyun oynadığı zaman geçen sezonki Fenerbahçe oluveriyor birden. Bugün bizi geçen yıla ışınlanmamızı engelleyen Gustavo, Muriqi ve iyi bir Ozan faktörü vardı sadece sahada. Onun dışında takımda ciddi üretkenlik sorunu yaşanmaya devam ediyor. İsla’nın kırmızısı doğruydu. Zaten Şilili bu gidiş ile formasını Dirar’a kaptıracak. Bu da son damla olmuş olabilir. Serdar’ın golü ise kısa sürede reaksiyon vermek açısından değerliydi. Galibiyeti de skoru kabullenmeme getirdi diyebiliriz.
Rodrigues’e bir parantez
Garry Rodrigues’e bu hafta da parantez açmak istiyorum. Zira bugün de maçtan kopuk, Hasan Ali ile uyumsuz ve net bir pozisyonu daha harcayan bir Rodrigues gördük. Ligin 11. Haftası oldu ve Rodrigues bunu aşamadı. Rodrigues’in bunu yapamadığını Fenerbahçeliler nasıl aşacak bilemiyorum. Ama ben umudumu kesmeye başlıyorum Yeşil Burun Adalı’dan. Rodrigues Süper Lig’de büyük bir güç. Hızı tartışılmaz. Ama kontrolsüz güç gerçekten güç değil. Bir türlü atılan paslarda hızı ayarlayamıyor, bindiren Hasan Ali ile paslaşamıyor ve kesinlikle boştaki adamı görmek için çabalamıyor. Üstüne bir de net pozisyonu kalecinin kucağına vurunca Rodrigues’in hızının hiçbir manası kalmıyor.
Hoca kaleyi görünce vurun demiş!
Moses, beklediğimiz Moses miydi bu akşam? Buna eh işte diyebiliriz. Biraz fazla bencil buldum bugün aynı zamanda. Ersun Yanal’ın ayağı iyi olan oyunculara kaleyi görünce vurun dediği kesin. Ama bugün uzaktan ne Moses tutturabildi, ne de Ozan. Bu uzaktan denemeler takımın ileri ucundaki oyuncuların motivasyonunu etkiliyor. Bencil takım görüntüsü veriyor. Buna çözüm şart. Tolga’dan bu konuda daha iyi çıkışlar vardı yine bugün. Ancak bunu sayı yapamadığı sürece Ozan, Gustavo ve Emre üçlüsünün gerisinde kalacak. Sağlam bir Emre’nin ama.
Jailson’dan saf ve arı bir oyun
Jailson’un geçen sezonki beğendiğim saf oyunu bugün sonradan oyuna girdiğinde de devam etti. Stoperde yıpranan Jailson kesinlikle orta sahada iyi bir pasör. Bu sezon Jailson’un bu yönünden Ersun hoca faydalanmayı düşünmeli. Tıpkı fırsat buldukça Sadık’tan ve Tolgay’dan yararlanmayı denediği gibi bunu sürdürmeli. Zira oyuncu gücünü ne kadar ekonomik ve süre dağılımını ne kadar daha fazla oyuncuya yayabilirse bir takım o kadar başarılı sağlayabiliyor bu ligde.
Ersun hocaya gelince
Galatasaray maçı kadrosu ile Antalyaspor maçına çıkmak gibi hataları geride bırakabilirse Ersun Yanal, bir kez daha mutlu sona ulaşmak için umut vaat eder hala gelir. Ancak bu takım hala 9 kişi kalan rakibi karşısında 11 kişiyken kornerden gol yiyor. Ve her baskı kurduğu atağın ardında tehlikeli bir kontratak. Altay genç bir kaleci ve sizi bir yere kadar kurtarabilir. Bu sorunları görmezden gelerek ligin sonunu görmeye çalışan hocaya sonra uzaktan selam yollamak sorunda kalabiliriz.