Fenerbahçe- Gençlerbirliği maç yorumu: Yetmez ama evet!
Haftalardır dramatik puan kayıpları yaşayan Fenerbahçe, bugün evinde 5-2’lik skorla Gençlerbirliği’ni mağlup ederek 3 puan hasretine son verdi. Peki kusursuz bir oyunla mı? Tabi ki hayır. Ancak uzun zaman sonra galibiyet almanın keyfini de bu sorunun cevabıyla bozmak istemem. Tabi bu sezon şampiyonluk istiyorsa Fenerbahçe, bu galibiyet akşamında bile konuşulması gereken 5-2’lik maç sonrası bile oyunun kusurlarıdır.
Maç öncesi Fenerbahçe’nin psikolojisi nasıldı?
Gençlerbirliği son haftalarda hoca değişimi ile birlikte toparlanma aşamasında olan bir takım olarak Ülker Arena’ya geldi. Fenerbahçe’nin ise puan kaybına tahammülü kalmamış biçimde kendi evinde taraftarının önüne çıktı. Malatya’da galibiyete yakınken kaçan penaltı ve sonrasında düşen bir takım vardı. İzmir’de Göztepe maçında ise çabalayan atan ve yiyen bir Fenerbahçe vardı. Penaltı sonrası attığı gol, penaltının tekrar edilmesi kararıyla iptal edilmese belki bugün daha parlak geleceği olan bir Fenerbahçe’yi konuşabilirdik. Ama İzmir’de gelen 2 puanlık kayıp Fenerbahçe’yi sene sonu mutlu sona erişme yolunda ciddi yara vermişti. Bugün Saracoğlu’nda oynana maç tam da bu psikoloji ile başladı.
Gol yiyerek başlamak alışkanlık oldu
Gençkerbirliği karşısında mutlak favori olarak çıkan Fenerbahçe henüz 9. Dakikada yediği golle adeta şoka uğradı. O golün ilk yarının sonlarına doğru geldiğini düşünmek bile istemiyorum. Zira takımın kriz yönetimi oldukça zayıf. Neyse ki kısa sürede verilen karşılık sonrası Vedat Muriqi’nin poziyon bilgisi ve kovalaması ile taçlanan 2 gol izledik ilk yarı. Eski Ersun Yanal dönemi olsa maç ilk yarıda bitti diyebilirdik ama ikinci yarının başında baskı yiyerek başlayan bir Fenerbahçe gördük. Ama işin güzel taarfı bu kez o baskı sonrası kötü bir senaryo ile gol yemeyip atmayı başardı. 2 yarının başında farkın bire indiği senaryoda Fenerbahçe’nin yine bir kriz içerisine gireceğinden adım gibi eminim. 4. Golün gelene kadar bu stresi yaşadıktan sonra maçı kazandığımıza inanmaya başladım. Hemen gol sonrası motivasyon kaybından yenilen 2. Golden de neden stres yaptığımı anlamışsınızdır sanırım.
İstanbulspor maçı hocanın gözünü açmış
İstanbulspor maçında kendini gösteren oyunculara şans veren Ersun Yanal, bugün sahada kesinlikle istediği sonucu aldı. Ferdi’nin attığı gol, Sadık’ın hazır ve nazır oyunu bunu net bir biçimde gösterdi. Jailson kötü başladı ortalama bir performansla maçı tamamladı. Tolgay’a belki biraz daha şans vermek lazım ama küçük küçük şanslar. Büyük şansları şimdiye kadar bonkörce harcamıştı çünkü. Kruse’un ilk kez golle tanışması gecenin güzel istatistiklerinden oldu. Ama nasıl güzel istatistik Muriqi’nin 2 gol atarak toplam golünü 9’a çıkarması oldu. Bugün maçı kazandıran en büyük güçlerden biri kesinlikle Vedat ve iyi bir Kruse idi. Emre’nin bu haftada da ekstra oynamadığını söyleyebiliriz. Altay’ın yediği gollerde doğrudan hatası olmadığı bir maç olması da sayılabilecek iyiler arasıda.
Maçın kötüleri
Kötüler arasında ise takımın refleks verme konusunda geçen seneden kalan bir tedirginlik içine çabuk girmesi, gol atıldıktan sonra yaşanan motivasyon kaybı, Garry’nin kendinden başka kimseye uyum sağlayamadığı dünyası sayılabilir.
3 puan kazanıldı ama devre bitene kadar seri devam etmeli. Çünkü kredilerimizi cömertçe harcadığımız İzmir ve Malatya deplasmanları bize bunu zorunlu kılıyor. Şampiyon olunmak isteniyorsa şayet. Bir de Gustavo ve Ferdi’ye gözlerimizin pasını sildiği için teşekkürü bir borç bilirim! Gustavo o şut neydi öyle yiğidim!