Osmanlı vampir olayı ve Osmanlı vampir avcıları

18.06.2022
Osmanlı vampir olayı ve Osmanlı vampir avcıları

Osmanlı vampir olayı, Vlad Tepes, Osmanlı cadı olayı, osmanlı vampirleri, kuranda vampirler, osmanlı vampir avcıları, söylenceleri, hikayeleri, iddiaları gibi aramalarınıza yorumguncel.com’dan yanıt bulabilirsiniz.

Osmanlı vampir olayı hakkında

Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan mitolojik bir varlıktır.

III. Vlad namı diğer Kont Drakula, 1444’te, 13 yaşındayken kardeşi Radu ile beraber, devşirme olması amacıyla Edirne’ye getirilmiştir. 1447’de babası II. Vlad Dracul ve ağabeyi Mircea’nın Macarlar’la savaş sırasında ölmesinin ardından; Macarlar tarafından Eflak’ın başına getirilen II. Vladislav’ı devirmesi için 1448’de yanına bir de ordu verilerek salıverilir. Kardeşi Radu Osmanlılarla kalmayı tercih eder. Vlad, kraliyet ailesinin düşman kolundan olan II. Vladislav’ı devirir ama tahttaki ikinci ayında yine Macarlar tarafından Boğdan’a sürülür, II. Vladislav tekrar başa geçer. Üç sene sonra, 1451’de Boğdan prensi Bogdan’ın öldürülmesini fırsat bilerek Eflak’a döner. Geçen süre zarfında II. Vladislav Macar komutan János Hunyadi’ye ihanet ederek Osmanlı tarafına geçmiştir. Dracula’ya da Macarlar’ın tarafına geçmek düşer. 1456’da János Hunyadi ikinci Sırbistan seferine çıkarken Vlad da ikinci Eflak seferine çıkar, II. Vladislav’ı öldürür ve başa geçer. Bu olaydan sonra meşhur işkenceleri başlar. Tahta geçer geçmez ilk yaptığı işlerden birinin ülkesinde yoksul insan kalmasın diye dilencileri ve yoksulları toplayıp bir yemek vermek, ardından da hepsini diri diri yakmak olduğu söylenir. 1456’dan 1462’ye kadar süren altı senelik hükümdarlığı sırasında kadın, çocuk demeden; kimi kaynaklara göre 40 binden kimilerine göreyse 100 binden fazla insanı öldürtmüştür.

Osmanlı vampir olayı ve Vlad Tepes

1462’de Kont Drakula ve Kazıklı Voyvoda adlarıyla da tanınan Eflak Prensi 3. Vlad, gece karanlığından yararlanarak büyük düşmanı Fatih Sultan Mehmet’e başarısız bir suikast teşebbüsünde bulunduktan sonra Eflak’tan kaçtı. Ancak kaçarken taş üstünde taş bırakmadı. Terkettiği topraklardaki kuyuları zehirledi; ekinleri yaktı; hayvanları öldürttü. Biyolojik savaş uzmanı olarak da parladı; hapishanelerdeki mahkumlar arasından cüzzam ve veba taşıyanları salıverip, bunları Türklerin arasına karışmaya teşvik etti.

Osmanlılar Eflaklıların başkentini fethettiklerini sandıkları anda kendilerini dindaşlarından oluşmuş 20.000 kişilik bir kazık ormanında bulunca, başta padişah olmak üzere ruhsal bunalıma girdiler. Geriye çekilerek bu işi kardeşi Radu’ya bıraktılar. Macaristan’a kaçan Vlad burada 12 yıl hapis yattıktan sonra Katolik ve Macar sarayına damat oldu. Kendisine verilen orduyla 1474’te girdiği Bosna’da 8000 Müslümanı kazığa vurdurdu. 1476’da yine Eflak tahtını fethetme hevesi Osmanlıların yaptığı baskınla yokoldu. Adamlarından yakalananlar kazığa vurulurken, kendisinin de kafası kesildi.

Osmanlı vampir olayı ve Vlad’ın yaptıkları

Vlad, böylece ölümsüz bir vampir karakteri için biçilmiş kaftan haline geldi. Asıl ürkütücü olansa, varlığını ancak başkalarının kanını-canını çalarak sürdürebilen, kanını emdiği kişileri de kendisiyle birlikte gecenin karanlığına mahkum eden, gücünü kibar görüntüsünün arkasındaki karşı konulmaz baştan çıkarma kabiliyetinden alan bu ölümsüz yaratıkların, kimin tarafında olduğunuza göre karşınıza “kahraman” olarak da çıkabilmesinde…

Örneğin bugün bile kullanılan bir Romen deyimi “Neredesin ey efendimiz Kazıkkakan” derken, vampirlerin ilham kaynağı 3. Vlad’ı yolsuzlukla, kargaşalıkla savaşta yaraya neşter atmasını bilen bir lider konumuna oturtur. 2004’te bile bir başkan adayının kendisine Kazıklı Voyvoda’nın mücadelesini örnek aldığını hatırlamak, korkuyu kullanarak insanları acımasız bir karanlığa sarılmaya mecbur bırakan bahanelerin hiçbir zaman tükenmeyeceğini gösteriyor.

YORUMLAR

jetfilmgo