Son Zamanların Gündemi : Yedinci Kıta Nedir?

Yedinci Kıta, ilk kez Eylül ayında tv reklamları ve sosyal medyada karşımıza çıkan garip bir reklam sayesinde duyduğumuz bu kavram merak konusu haline geldi. 

 Yedinci kıta, İstanbul’da gerçekleşen ve 25 farklı ülkeden 56 sanatçının bu kavrama açıklamak ve sanatsal bakış ile gözler önüne sermek için yarattığı eserlerin sergilendiği Bienal ile duyduk ilk kez bu kavramı. Gerek sosyal medyada gerek televizyon reklamlarında poşet geçirilmiş bir adamın uçakta karşılanıp, konuşma yaptığı bu ilginç reklam hepimizin merak ettiği bir soru haline geldi. Bu reklam 16. İstanbul Bienali’nin tanıtım reklamıydı. 10 Eylül – 10 Kasım tarihleri arasında İstanbul’un birden fazla konumunda yer alan Bienal’in bu yıl ki teması “Yedinci Kıta”.

Yedinci Kıta Nedir? Ne Anlatmak İstiyor?

Yedinci kıta’nın asıl anlatmak istediği insan ve insan olmayan canlıların arasındaki çarpık iletişim. İnsan olmayan derken yani kara, hava ve denizde bulunan canlıları kastediliyor. Hayvan ve bitki türlerinin yaşam alanı olan bölgeleri yani çoğunlukla el değmemiş, insan tarafından şekillendirilmemiş, kaba tabirle faydalanılmamış alanlar bırakmaması durumuna açıklık getirmek istiyor kısaca.  Hepimizin göz ardı etmek istediği şeylerden oluşan bu kıta, hayvan ve bitki türlerine yanı doğa anaya tahmin edemeyeceğiniz kadar zarar veriyor.

“Yedinci Kıta, yağmur ormanlarının yandığı ve plastik moleküllerinin okyanusları doldurduğu, içine girdiğimiz yeni Dünyanın adı,”

YEDİNCİ KITA HAKKINDA

Yedinci Kıta kavramı artık herkes için fazlasıyla tanıdık bir kavram. Aslında buna yeni Dünya’nın olumsuz arka yüzü diyebiliriz. Daha da açıklamak gerekirse insan ve insan olmayan arasındaki denge ve gidişatı anlatmaya çalıştığı ekolojik bir sorgulama. Yani insanoğlunun doğa üzerindeki etkisini konu alıyor. Gerek çevre kirliliği, gerek su kirliliği gerek hava kirliliği, bunların hepsi insan eliyle oluşan, doğada yaşayan canlılara yaşam alanı bırakmayan ve hatta soylarının tükenmesine bir etken. Açıkçası bunda hepimizin parmağı var. Çünkü Yedinci kıta hepimizin eseri. “İyi de ben napıyorum ki?” diye merak ednleriniz için, en basit haliyle son yıllarda her ne kadar kullanım oranı zorla olsa da azaltılmış olan kullan-at poşetler ile başlayabiliriz bu soruyu yanıtlamaya. Gün içinde çöpe attığımız ambalaj atıklarımız, tüketim kültürünün yaygınlaşmasıyla daha da artan ürün ambalajlarımız… İnsanların doğada yarattığı tahribat, insanın doğaya hükmetme çabası ve müdahaleleri ve bunların sonucu olarak doğan iklim değişiklikleri. Tüm bu süreçlerin yaratıcısı olan doğayı küstüren insan faktörünün yarattığı durumu açıklıyor.

Yedinci Kıta Gelişiyor

Yedinci kıta kavramı insan yaşam kalitesini arttırmaya çalışırken, bizim yaşam ve üretim süreçlerimizin sonucunda doğmuş, büyüyen ve gelişen bir kavram. Yani tamamıyla bizim eserimiz, hepimizin. Bu kavram aslında toplumların aynadaki yansıması, reddedilip atılan, istenmeyen şeylerden oluşmuş bir kıta misali. Zorla işgal edilebilecek, sömürülebilecek, yakıp yıkılarak sahip olunacak bir yer değil, aksine insan eliyle oluşmuş ve insanların görmekten kaçındığı her şeyin temsili bir yer. Bugün çevre kirliliği adı altında paylaşılan tüm fotoğrafların merkezi yedinci kıta. Plastik atıklar arasında yaşamaya çalışan su canlılarına doğru tutulan bir ayna. Yağmur ormanlarında yaşam alanları tahrip edilerek uygun yaşam ve besin alanı bulamayan ve yavaş yavaş soyları tükenmeye başlayan hayvanlarımızın sesi.. 

Yedinci kıta kavramı, yalnızca insanın insan olmayanla olan etkileşimini değil, göz ardı edilen tüm sorunları temsil ediyor aslında. Yeri yurdu olan insanların zorla göç ettirilmesi gibi. Bugün hala bu sorunlarla karşılaşıyoruz ve hala da etkilerini hissetmeye devam ettiğimiz kanayan bir yara bu. Yani insanın insana dahi tahammülünün olmayışı.

Bu ve bunun gibi içeriklerimize buradan ulaşabilirsiniz.